Yoga-Sutra
Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce Hindistan’da yaşadığı düşünülen Patanjali’nin Yoga-sutra’sı, yogaya dair ilk ‘’kullanma kılavuzu’’ sayılsa da; bu sistemin kökleri Patanjali’den çok önceye, İ.Ö. 1200 civarında yayıldığı tahmin edilen Veda’lara dayanıyor. Veda’lar, yazılı olmayan fakat ilahiler yolu ile nesilden nesle aktarılan kutsal bilgi kaynakları. Fakat yine de bunları ‘sutra’ adı verilen aforizmalar ile yazıya döken Patanjali olduğu için, biz onu örnek alıyoruz.
Patanjali’nin Sanskritçe yazdığı Yoga-sutra’sı 4 bölüm ve 196 sutradan oluşuyor. Tüm sutraları tek tek yazamayız belki ama ilk sutraya örnek verebiliriz;
–Atha yoga anushasanam: Yoganın ifadesi şimdidir.
Kendimizce tanımlamamız gerekirse, ‘’bütünlük aslında her an var, zaman zaman bu bütünlükten koptuğumuz için onu algılayamıyoruz!’’ diyor.
BKS Iyengar’ın ‘Yoga ve Siz’ isimli kitabında şöyle bir paragraf var:
“… Patanjali beynin önemini anladı ve beynin ön tarafını çözümlemeli (analitik), arka tarafını muhakeme edici bölüm olarak tespit edip, alt kısmını saadet makamı (tesadüfe bakın ki çağdaş tıp bilmi de hazzın ve acının merkezi olan hipotalamusun beynin dip bölümünde bulunduğunu söylemektedir), üst kısmını da yaratıcı beyin veya yaratıcı bilincin makamı – varlığın, egonun veya gururun kaynağı, bireyselliğin makamı – diye betimledi. Patanjali beyni, onun dört bölümünü de edilgin duruma sokacak şekilde terbiye etmenin yollarını açıklar; o bölümler ellerimiz ve ayaklarımız gibi nesneler haline gelecek, böylece sessiz kalacaklardır.”
Bu paragraftan çıkarabileceğimiz en güzel sonuç ise; döneminin imkansızlığına rağmen Patanjali’nin beyin üzerine fazlasıyla araştırma yapması ve bu araştırmayı yanlış yönde de sonuçlandırmaması.
Şimdi… Size biraz da Yoga Ağacı’ndan bahsetmek istiyoruz.
Patanjali, yazısında Yoga Ağacı’ndan da bahseder. Neden ağaç?
Bir bitkiyi yetiştirmek emek, sabır, inanç, şevkat, azim ve daha birçok güçlü fakat naif hissi barındırmayı ister.
Yoga da aynen böyledir.
Patanjali, Yoga Sutra’larında yoga ağacının sekiz ayağından (Sanskrit dilinde ashtanga) bahsediyor. Bu sekiz adım hayata anlam katmanın el kitabı olarak da görülebilir mi? Ne dersiniz, haydi beraber bakalım…
*Ağacın Kökü-Yama: Bu adım 5 ilkeden meydana geliyor. Hassasiyet, dürüstlük, açıklık, enerjiyi boşa harcamama ve cömertlik. Ağacın kökünü temsil eden yama, her şeyin temeli gibidir. Ağız, kol ya da bacak gibi uzuvların terbiye edilmesi anlamına gelebilir. Hareket kontrolün varsa, kötü niyetli bir hareketini de engelleyebilirsin demek.
*Ağacın Gövdesi-Niyama: Temizlik, hoşnutluk, şevk, kendini inceleme ve teslimiyet kavramlarından oluşan bölümdür.
*Ağacın Dalları-Asana: Bedenin fiziki işlevlerini yansıtır. Yani tüm bilinen kalıpları yıkarak söylemeliyiz ki, yoga bilinenin aksine yalnızca pozlardan (asanalardan) oluşmuyor. Pozlar, yoganın yalnızca bir parçası yani dalları.
*Ağacın Dallarından Çıkan Yapraklar-Pranayama: Nefes yolu ile yaşam enerjimizi uzatmak anlamına gelmektedir. Solunum ve dolaşım sistemleri pranayama sayesinde uyumlanırlar.
*Ağacın Kabukları-Pratyahara: İç yolculuk anlamına gelir. Duyusal dikkat dağıtıcılardan arınmayı ifade eder. Git gide zorlaşan bir serüvenden bahseder gibiyiz…
*Ağacın Özsuyu-Dhyana: Tüm dikkatini varlığın özünde toplamak anlamına gelmektedir. Konsantrasyon ile ulaşılan bir bilinç durumudur. Kafanızın tamamen boş olduğunu ve rahatladığınızı hissedin…
*Ağacın Çiçeği-Dhyana: Bu adım, bir çeşit meditasyondur. Ağacın özsuyu ve dallarını birleştirerek çiçek açmasına sebebiyet vermek anlamına gelmektedir.
*Ağacın Meyvesi-Samadhi: Bu adım yoga yolunda erişilebilecek en yüksek noktadır. Yani beden, zihin ve ruh bir bütün haline gelerek içteki öz ile buluşur. Günümüzde ne kadar var bilinmez ama ‘ermiş’ olarak adlandırılabilecek insanların ulaştığı bilinç düzeyini ifade eder.
Aslında bu adımlar herkes için başka anlamlarda ifade edebilir fakat Patanjali yön gösterici olarak iyi iş çıkarmış, ne dersiniz?